16 Temmuz 2012 Pazartesi

           Sarsılan  Güven (11)          
               1871-1975
       (Akıl, Duygu, Toplum) (11)

İkinci Dünya Savaşı Sonrası Çelişkiler Ve Tahliller

      İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sol saflarda önemli tartışmalar ve mücadeleler yaşanmıştır. Çin Komünist Partisi ile Yugoslav Tito Grubu arasında; Çin Komünist Partisi ile İtalya Komünist Partisi'nden Togliatti arasında ve Çin Komünist Partisi ile SBKP'nin modern revizyonist kliği Kruşçev-Brejnev arasında Marksizm-Leninizmin temel tezlerine ilişkin önemli tartışmalar ve saflaşmalar yaşanmıştır.
      O tartışma ve saflaşmalardan Uluslararası Komünist Teori kazançlı çıkmıştır.       Marksizm-Leninizm bir kez daha esaslı ve detaylı olarak kavranmıştır. Öte yandan ML teoriyi kavramak yerine ona yeni ve revizyonist tezlerle karşı çıkanlar devrim saflarından karşı-devrim saflarına savrulmuşlardır.       Bu tartışma Türkiye'ye de yansımış 68 Kuşağı anti-revizyonist bir karakter kazanmıştır. Buna karşı sahte TKP (İsmail Bilen - Yakup Demir kliği) gençlik hareketinden tecrit olmuştur.       68 Kuşağı bu mücadelenin önemli bir parçası olan Büyük Proleter Kültür Devrimi'ni savunurken sahte TKP bunun karşısında olmuştur.       O yıllarda Çin'li komünistler Stalin'in ölümü sonrası iktidarı gaspeden Kruşçev kliğine karşı çıkmasına rağmen bunu uluslararası planda deklare etmemiştir. Ancak 1960'tan itibaren tartışma uluslararası plana taşınmış ve ÇKP'nin önemli yayın organlarından Kızıl Bayrak'ta yayınlanmıştır.       Bu yazıda da Kızıl Bayrak Yazı Kurulu'nun makaleleri esas alınarak o dönemin başlıca konuları hatırlatılacaktır.       Öncelikle Yugoslav Tito Grubu tezlerinden başlayalım.       "Yugoslav Tito Grubu tarafından temsil edilen modern revizyonistler, emperyalist tekelci-kapitalist devlet makinasını cazip göstermeye çalışıyorlar. Bunlar, emperyalist ülkelerdeki ve genel olarak kapitalist ülkelerdeki sözde millileştirme politikasını, tekelci devlet kapitalizmini ve devletin ekonomik alana müdahalelerini 'sosyalist unsurların büyümesi', 'planlı ekonominin gerçekleşmesi', 'sosyalist dönüşüm sürecinin başlaması' vb. gibi deyimlerle tanımlamaktadırlar.       "Yine bunlar, 'tedrici değişme', 'devrimle reformun kaynaşması', 'derin bir biçimde sosyalist döneme girilmesi' gibi boş sözler söylemektedirler. Ama bu kişiler, kapitalizmden sosyalizme geçerken, burjuva devlet makinasını parçalayacak bir ihtilal yapmanın ve burjuva diktatörlüğünün yerine proletarya diktatörlüğünü koymanın gerekli olduğuna dair tek kelime söylememektedirler." (Kızıl Bayrak Yazı Kurulu, Leninizm ve Modern Revizyonizm,s.10-11,  Komün Yayınları, Birinci Baskı . 1976       Şimdi gelelim uzlaşmalar meselesine; dik durmak demek bazılarınca uzlaşmaları tamamen reddetmekle aynı anlama geliyor. Gereksiz uzlaşmalara girmek de karşı tarafı ilerletirken sizleri geriletiyor. Güç kaybettiriyor. Uzlaşmanın ne zaman, hangi konuda, ne kadar süre içereceği ve ilkeden esneyerek ama ilkeyi çiğnemeden amaca ulaşmayı hedeflediği veya tehlikeli durumu ortadan kaldırmayı esas aldığı, hatta bir tür kazanç denklemi olduğu ve hatta bazen de mecburiyet gereği olduğu bilinmelidir.       Çin'li komünistlerin uzlaşmalar meselesinde neler söylediklerine göz atalım.       "Modern revizyonistlere hiçbir ciddi Marksist-Leninistin, ayrım gözetmeksizin bütün uzlaşmaları reddetmediğini belirtmek isteriz. Uzun devrimci mücadelemiz sırasında biz Çin komünistleri, iç ve dış düşmanlarımızla bir çok durumlarda uzlaşmalara vardık. Örneğin, gerici Çan Kay-şek kliği ile bir uzlaşmaya vardık. Kore'ye yardım etmek ve Amerikan saldırısına karşı direnmek için giriştiğimiz mücadelede, Amerikan emperyalizmi ile de bir uzlaşmaya vardık. Marksist-Leninistler için mesele, ne türlü bir uzlaşmaya varılacağı, uzlaşmanın niteliği ve bunun nasıl sağlanacağıdır. Lenin doğru olarak 'ne türlü olursa olsun uzlaşmaları 'prensip olarak' reddetmek, genel olarak uzlaşmaların kabul edilebilirliğini reddetmek, ciddiye alınması bile güç olan bir çocukluktur.' demiştir. Yine, Lenin'in bize söylediği gibi, devrimci proletaryaya yararlı olmak isteyen bir siyasi lider, kabul edilebilir bir nitelikte ve halkın davası yararına olan uzlaşmalarla kabul edilmez nitelikte ve bir ihanetin ifadesi olan uzlaşmalar arasında ayrım yapabilmeli. Biz Çin komünistlerinin, farklı türde uzlaşmalar arasında ayrım yapmamız, halkın davası ve dünya barışı yararına olanları kabul ederek, ihanet niteliğinde olanlara karşı koymamız, Lenin'in öğretilerine tamamen uygundur. Bugün maceracılık yarın teslimiyet politikası hatası işleyenlerin, Troçkizme ya da maskeli Troçkizm ideolojisine sahip oldukları apaçık ortadadır.

      "1946 Nisan'ında Mao Zedung yoldaş 'Bugünkü Uluslararası Durumun Değerlendirilmesinde Bazı Noktalar' adlı yazısında, sosyalist ülkeler için emperyalist ülkelerle barışçı görüşme yoluyla anlaşmaya varmanın ve bazı önemli meseleleri de içine alan çeşitli konularda gerekli uzlaşmalar yapmanın mümkün olduğunu belirtiyordu. Mao Zedung yoldaş 'böyle bir uzlaşma... ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin, İngiltere'nin ve Fransa'nın gerici güçlerine karşı dünyanın bütün demokratik güçlerinin verdikleri kararlı ve etkin mücadelelerin sonucu olabilir' demektedir. Ve şunu eklemektedir. 'Böyle bir uzlaşma, kapitalist dünya ülkeleri halklarının da aynı yolu izleyerek içerde uzlaşmalar yapmalarını gerektirmez. Bu ülkelerin halkları, kendi değişik şartlarına uygun değişik mücadeleler vermeye devam edeceklerdir." (Adı geçen eser, s. 16-17 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder